DOSTLAR, ANILAR, KİTAPLAR
ALTINI ÇİZDİĞİM YERLER-7
ERNEST HEMINGWAY
"İHTİYAR BALIKÇI"
Varto: Kar, varoluş...
Bu uzun öyküyü 1970’te, Varto’da okudum ilkin. Öykü, İhtiyar Balıkçı adıyla Varlık Yayınlarından çıkmıştı. Depremden sonra okul bahçesine kurulan barakalarda öğretim yapıyorduk. Her bakaraya bir kitaplık kurmuştum. Öğrencilerden topladığım az paraya kendi paramı katarak Varlık Yayınları'ndan epeyce kitap getirtmiştim. Bunların içinde İhtiyar Balıkçı da vardı. İhtiyar Balıkçı’yı çocukların kitaplığına koymadım çünkü çocukların büyük bölümü ne deniz görmüştü ne yelkenli balıkçı teknesi. Kılıç balığını bilmezlerdi, köpek balıklarının adını bile duymamışlardı. Küba, uzak bir ülkeydi; Santiago yabancıydı. Belki yalnızca öyküdeki o “çocuk”la dost olabilirlerdi çünkü dostluğu iyi biliyorlardı.
Kitap etkiledi beni. Her sabah, bir metre karın içerisinde, birbirlerinden ayrılmadan, o eften püften lastik ayakkabılarla, sabahın köründe, beş kilometre uzaktaki köyünden yarı aç yarı tok yola çıkan, kurtların saldırısından korka korka ilerleyen, okula geldiklerinde kaşlarının arası donan, burun deliklerinde buz sarkıtları oluşan, elleri soğuktan yarık yarık öğrencilerimin hepsi birer SANTİAGO EL COMPERON’du yani İhtiyar Balıkçı’ydı. Balıkçı, var olduğunu kendisine kanıtlamaya çalışıyordu. Büyük bir kılıç balığını büyük bir ustalıkla yakalıyor, onu köpek balıklarının saldırısından korumak için canını dişine takıyordu. Benim öğrencilerim de öyleydi. Onlara kendi değerlerini köpek balıklarının saldırılarından korumayı öğretmeliydim. Orada, Varto’da, beş yıl boyunca bunun için uğraştım. Bir yandan ben de Santiago gibi var olduğumu kendime kanıtlamak istiyordum. Başardım mı? İnsanın kendisine sorduğu önemli bir sorudur bu. Yanıtım: Bilmiyorum. "İhtiyarlar niye öyle şafakta uyanırlar, bilmem." Hemingway’in romanlarından çok öykülerini severim: Aydınlık ve Temiz Bir Yer, Francis Macomber’in Kısacık Yaşamı vb.
1983’te İhtiyar Balıkçı’yı yeniden okurken “‘İnsan kocayınca çalar saat gibi oluyor.’ diye güldü adam. ‘İhtiyarlar niye öyle şafakla uyanırlar bilmem. Günü azıcık daha uzun yaşayabilmek için mi acep?’ ‘Ne bileyim. Bence yalnızca çocuklar çok uyumak isterler” (s. 20.) tümcelerinin altını çizmiştim çünkü ben de yaşamım boyunca erken kalkan biriydim. İnsan bu yaşlara gelince “günü azıcık daha uzun yaşayabilmek” sözü yeni boyut kazanıyor. Beni şaşırtan Tevfik Fikret gibi Santiago El Campeon'un da denizi bir kadın olarak görmesiydi. Hemingway, büyük bir kurgu ustasıdır. İhtiyar balıkçının tam adını, “ihtiyar” olmadan önceki adını, 71. sayfada okuyucuya sessizce, altını çizmeden gösteriverir. Bütün ayrıntılar işlevseldir. Birini çıkaramazsınız, yeni bir şey ekleyemezsiniz. Bu uzun öykü için HEMINGWAY: "'İhtiyar Adam ve Deniz', bin sayfalık bir roman olabilirdi. Köyde yaşayan herkesi, nasıl geçindikleri, doğumları, eğitimleri, çocukları vb. üstüne akla gelebilecek bütün ayrıntıları kapsamına alabilirdi. Bunu yapmış birçok romancı var. Ben değişik bir şey yapmak zorunda kaldım. Bir deneyimin okuyucuya aktarılmasında payı olmayan ne varsa tümünü ayıklamaya çalıştım. Çok zor bir iş bu, başarmak için de çok uğraştım." diyor. Büyük sanatçı olmak, NOBEL ÖDÜLÜ almak, kolay değil.
Not: Varlık Yayını İHTİYAR BALIKÇI, o yıllarda polis aramalarından birinde kayboldu. Alıntılar, 1983’te Bilgi Yayınlarının BÜTÜN ESERLERİ dizisinde yayımlanan “İhtiyar Balıkçı”dan.
